Sosyal Medya

Güncel

Biz iyiyiz, siz nasılsınız; işte ‘sizin’ durumunuz!

Bugün topyekûn bir dünya savaşı yaşamıyoruz ama şu yaşadığımız günler, tıpkı bir büyük dünya savaşı sonrasını anlatırcasına çok hızlı dönüşümlere, değişimlere sahne oluyor. Yetmişli yıllardan iki binlere kadar olan süreçte, IMF’nin olumsuz raporlarına, derecelendirme kuruluşlarının saldırılarına maruz kalan “gelişmekte” olan bir ülkenin kollarını kaldırıp bunlara teslim olmaktan başka çaresi yoktu. Siyaset de zaten “bunların” dolaylı vesayeti altındaydı.



Cem Ertem - Milliyet

Bugün topyekûn bir dünya savaşı yaÅŸamıyoruz ama ÅŸu yaÅŸadığımız günler, tıpkı bir büyük dünya savaşı sonrasını anlatırcasına çok hızlı dönüşümlere, deÄŸiÅŸimlere sahne oluyor. YetmiÅŸli yıllardan iki binlere kadar olan süreçte, IMF’nin olumsuz raporlarına, derecelendirme kuruluÅŸlarının saldırılarına maruz kalan “geliÅŸmekte” olan bir ülkenin kollarını kaldırıp bunlara teslim olmaktan baÅŸka çaresi yoktu. Siyaset de zaten “bunların” dolaylı vesayeti altındaydı. 

Åžimdi IMF, dünya ekonomisindeki temel sorunun geliÅŸmiÅŸ ülkelerdeki deflasyon tehlikesi olduÄŸunu tespit etmiÅŸ durumda... GeliÅŸmekte olan ülkelere söyleyecek bir sözü kalmayan ve belki de 20. yüzyılın paradigmasını teslim etmiÅŸ, bir yerde teslim olmuÅŸ-bir IMF var karşımızda... IMF’nin son ekonomik görünüm raporunda, geliÅŸmiÅŸ ülkeler kaynaklı daralmanın hâlâ aşılamadığı açıkça vurgulanıyor. IMF, giderek artan korumacılıktan ve bunun küresel tedarik zincirinde oluÅŸturduÄŸu sorunlardan da bahsediyor.
Büyük özeleÅŸtiri... 
IMF raporunda, ülkelerin çoÄŸunda enflasyonun uzun vadeli beklentilerin altında seyrettiÄŸi ve deflasyonist etkinin giderek arttığı da önemli bir vurgu. Düşen hatta eksi düzeyde seyreden faiz oranlarının küresel ticareti ve üretimi yeni bir faza geçiremediÄŸi artık çok açık. IMF bunu, bu raporda, itiraf ediyor. Aslında bu rapor bir bakıma bir özeleÅŸtiri ve krizin kaynağının baÅŸta ABDolmak üzere, geliÅŸmiÅŸ ülkeler ve bu ülkelerin uyguladığı politikalar olduÄŸunu anlatan bir itirafname... 
Ancak IMF’nin bu çaresizliÄŸi-kabulleniÅŸi, çoÄŸu ABD merkezli bazı artık-gerici sermaye çevrelerine sirayet etmiÅŸ deÄŸil. Ama onlar da yaÅŸayarak öğreniyorlar. Ä°ÅŸte derecelendirme kuruluÅŸlarının durumu. Moody’s Türkiye’nin notunu düşürdü; sizce etkisi ne oldu; kur, faiz olması gereken seviyelerde; hatta önümüzdeki günlerde faizler, ilgili kurumlarımızın aldığı önlem ve çalışmalara baÄŸlı olarak daha da düşebilir. Türkiye’ye kaynak giriÅŸinin, hem de uzun vadeli ve kalıcı sermaye giriÅŸlerinin orta ve uzun dönemde ekonomi yönetiminin hedeflediÄŸinin çok üzerinde olacağını söyleyebilirim. Moody’s‘in not indiriminden hemen sonra Hazine’mizin eylül ayı borçlanma programı çerçevesinde gerçekleÅŸtirdiÄŸi ihalelerde beklenti üzerinde teklif geldi. Hazine’nin ihalelerinde uzun vadeli kâğıtlara olan yoÄŸun ilgi, Moody’s gibilerin oluÅŸturmaya çalıştığı algıya çok önemli bir cevaptı. Burada yabancı payının da beklentinin üzerinde olduÄŸunu ve bütün bunlara baÄŸlı olarak faizlerin de 9.98 olan beklentinin altında, 9.94 olarak gerçekleÅŸtiÄŸini söyleyelim. Bu arada Moody’s operasyonu sonrası doların, her 3 TL’yi aÅŸan atağında satış geldiÄŸini de belirtelim. Bütün bunlar ÅŸu gerçeÄŸi anlatıyor; Türkiye bir eÅŸiÄŸi geçti, Moody’s gibi tetikçi, geri kurumların ekonomisini yönlendireceÄŸi bir ülke deÄŸil.
Kriminal yapılar... 
Aslında ÅŸunu da söyleyebiliriz; bu derecelendirme kuruluÅŸları, böyle devam ederlerse, yalnız piyasayı bozan tetikçiler olarak anılmayacaklar, çok geçmeden kriminal suç örgütleri olarak birçok uluslararası davanın da muhatabı olacaklar. Mesela üç derecelendirme kuruluÅŸu hakkında (Moody’s, Standard&Poor’s (S&P) ve Fitch) Ä°talya’da bir savcı, Euro Krizi boyunca Ä°talya’nın durumunu olduÄŸundan kötü gösterdikleri için dava açtı. S&P, zaten benzer bir davadaAvustralya’da mahkûm oldu. 
ABD ve Avrupa...  
Bugün ABD ekonomisindeki durum ortada, iÅŸsizlik yerinde sayıyor, ücretler artmıyor, büyüme hızı sınai üretim bazlı düşüyor ve ABD ekonomisi, yüksek teknoloji içeren yüksek katma deÄŸerli ürünlerde, geliÅŸmekte olan Asya ile rekabet edemiyor. Bütün bunlardan dolayı Fed faiz artıramıyor. Avrupa ve Ä°ngiltere ekonomisinden ise hiç bahsetmeyeyim. Avrupa bankalarının durumu ortada. Euro Bölgesi’ndeki 19 ülkede şüpheli kredi miktarı tam 1.2 trilyon euro’ya yükseldi ve bu krizden bu yana görülen en yüksek batmakta olan kredi miktarı. Negatif faiz uygulaması, reel alanları canlandırmıyor ama kredi faizleriyle merkez bankalarına ödenen faiz arasındaki farkı azalttığı için banka karları çok hızlı düşüyor ve bankaları hareketsiz bırakıyor; Avrupa’da yeni bir banka krizi kapıda.
Öte yandan, Almanya’da Deutsche Bank’ın düştüğü durum Alman ekonomisinin düştüğü durumdan ayrı deÄŸildir. Deutsche Bank, beklenen sona yaklaşıyor, hangi varlığını kaça satarsa satsın, eskisi gibi devam edemeyecek. Aslında Deutsche Bank’ın son o yıldaki hikâyesi ve el altından yaptığı operasyonlar, bulaÅŸtığı skandallar yeni nesil bir yolsuzluk hikâyesi olduÄŸu kadar, Almanya’da düşen kâr oranlarını, Alman ekonomisini ve çaresiz Alman siyasetini de bize anlatır. Almanya’nın Yugoslavya’nın parçalanmasındaki payı, DoÄŸu Avrupa’daki iç savaÅŸlardaki rolü ve ısrarla yürüttüğü ve mülteci krizi nedeniyle çark etmek zorunda kaldığı Türkiye ve ErdoÄŸan -neredeyse- düşmanlığıyla bugün Deutsche Bank’ın düştüğü durum arasında inanın çok güçlü bir korelasyon vardır.
Türkiye... 
Peki, bütün bunların siyasi sonuçları nedir; hemen ÅŸunu söyleyeyim, bu büyük krizi Türkiye’ye yıkmanın ve Türkiye’yi kendi krizlerine ortak etmenin en önemli giriÅŸimlerinden biri, şüphesiz ki 15 Temmuz’du. Åžimdi burada tabii ki ısrar edeceklerdir. 
Ancak ÅŸunu da vurgulamamız gerekir ki ikinci bir darbe giriÅŸimi senaryoları da en az Moody’s gibilerin sürdürdüğü operasyonların bir parçası olarak gündeme getiriliyor. “Türkiye riskli ülke, buraya yatırım yapmayın” demek olan bu gerçek dışı iddiaların, politik ve iktisadi bir karşılığı yoktur. Çok aptalca yapılan not indirimi gibi...

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.